Uluabat Gölü’nün çekilmesine ait uydu görüntülerinde; Teknelerin geçtiği köprünün altı park alanı oldu.
Bursa’da bitki ve hayvan varlığı açısından zengin olan ve ‘Ramsar Sözleşmesi’ ile koruma altına alınan Uluabat Gölü’ndeki su çekimi uydu görüntülerine yansıdı. Teknelerin geçtiği gölün üzerindeki köprü günümüzde otopark alanı olarak kullanılıyor. Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Efsun Dindar, “Su çekimi devam ederse ekolojiyi kaybederiz” dedi.
Bursa’da bulunan ve 136 kilometrekarelik alanıyla Türkiye’nin 9. büyük gölü olan Uluabat Gölü, birçok bitki ve hayvana ev sahipliği yapıyor. Plankton ve baz organizmalar, su bitkileri, balık ve kuş popülasyonu açısından Türkiye’nin en zengin göllerinden biri olan Uluabat Gölü, 1998 yılında dönemin Çevre Bakanlığı tarafından uluslararası değere sahip sulak alan ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Ramsar Sözleşmesi. Ancak son yıllarda özellikle Marmara Bölgesi’nde etkili olan kuraklık nedeniyle Uluabat Gölü’nde de su çekimi yaşanıyor. Tarımsal sulama, kuraklık ve iklim krizi nedeniyle gölde su seviyesinin düşmesi nedeniyle yaşanan çekilme uydu görüntülerine yansıdı. Gölde gezinti yapmak isteyen yerli ve yabancı turistleri taşıyan balıkçı tekneleri ve motorların geçtiği gölün üzerindeki köprünün dibi günümüzde otopark alanı olarak kullanılıyor.
‘Harcadığımız Suyu Yerine Getiremiyoruz’ Özellikle Marmara Bölgesi’nin geçtiğimiz eylül ayından itibaren kurak bir dönemden geçtiğini belirten Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beklentilerimizi karşılayacak niteliktedir.Hal böyle olunca sulak alanlarımız,akarsularımız,göllerimiz özellikle koruma altına alınan Gölyazı ve Uluabat Gölü gibi kaynaklarımız su çekilmeleri ile karşı karşıya kalmaktadır. “Harcadığımızı yerine koyabilirsek devamlılığı sağlayabiliriz ama harcadığımızı yerine koyamayız. Yerine koyamadığımız gibi çevre kirliliği baskısı altında su kalitesinin hızla bozulmaya devam ettiğini de görüyoruz.” h Doç. Dr. Efsun Dindar, “Uluabat Gölü biyolojik çeşitlilik açısından özel bir bölge. Ramsar Sözleşmesi ile uluslararası öneme sahip bir sulak alandır. Burada su olmazsa canlılık olmaz. Uluabat Gölü’nün bilimsel üretkenliğine ve sığlığına baktığımızda ne yazık ki, su kalitesinin hızla bozulma potansiyeli olduğunu görüyoruz. gölden ne yazık ki oradaki canlılık ve ekolojik istikrar bozulmakta ve göldeki biyolojik çeşitlilik yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Su kaynaklarımızı kaybetmek, önümüzdeki günlerde su kıtlığıyla karşı karşıya kalacağımız anlamına geliyor. Barajlarımızdaki su seviyeleri de şu anda kritik seviyede. Su tasarrufu konusunda da önemli uyarılar veriyorlar. Gerekli önlemleri almazsak ve mevcut su tüketimimizi azaltacak bir eylem p Bölgede olmazsak önümüzdeki günlerde su kesintileri ve susuzluklarla ilgileneceğiz. Ne yazık ki göremediğimiz bitkiler, hayvanlar ve canlıların oluşturduğu ekolojiyi kaybedeceğiz. Oran bu haliyle susuzlukla şansına bırakılmamalıydı.” ‘DENGENİN İMKANSIZ OLDUĞUNU ANLADIK’ Sudaki dengeye dikkat çeken Doç. her yıl daha da sıcak oluyor.Önümüzdeki yazın beklenenden oldukça sıcak geçmesi bekleniyor.Bir yandan aldığınız suyu geri koyamazsınız, diğer yandan sıcaklıklarla birlikte hızla buharlaşma meydana gelir.Buharlaşma ile su ortamı hızla terk eder.Gerekli önlemler alınmazsa, su bütçeleri anlamlı eylemlere dönüşmezse gelecekte orayı kurak bir seyirle ve ne yazık ki orada gördüğümüz görüntüler doğrultusunda görmek mümkün olabilir. Nilüfer Barajı bu hiç istemediğimiz bir durum.” Efsun Dindar, Uluabat Gölü’ndeki çekilmenin başlıca nedenlerini şöyle sıraladı:
“Temel konuları sıralayacak olursak, iklim kriziyle birlikte yaz sıcaklıklarının artması sonucu daha sıcak havalara maruz kalıyoruz ve gölde buharlaşma artıyor. Bir yandan tarımsal ve tarımsal amaçlı gölden su çekilmesi. endüstriyel kullanım söz konusu olabiliyor.Bir yandan yağması gereken yağışlar yağmıyor.Sadece yağmur olarak değil,’Kar yağışları da bizim için çok değerli. Bu nedenle harcadığımızı geri alamıyoruz, veremediğimiz için de kuraklık ve su çekilmesi ile karşı karşıya kalıyoruz.”